Motosikletli modern köleler – Emre Gürcanlı
Bir hamburgerci önünde iki üç motorlu, hava biraz serin, dışarıda bekliyorlar, sigara içip sohbet ediyorlar. Bir pizzacının kapısının önünde kaldırıma oturmuş bir genç telefonuyla oynuyor, yanında motoru sipariş bekliyor. Bir restoran, sahibi biraz insaflı, içeride oturmalarına izin vermiş, sağ arkada bir masada motosiklet yelekli iki genç sohbet ediyor, telefon çalar çalmaz hepsi kulak kesiliyor, kim gidecek diye. Yağmur yağmış, tentenin altına geçmişler üzerlerindeki pembe montlarla, yağmur biraz dinse de öyle siparişe çıkabilsek diye umut içinde bekleşiyorlar. Sokağa çıkma yasakları ve kafe, bar ve restoranların kapanmasıyla birlikte sokaklarda sürekli onları görüyoruz. Özellikle yiyecek içecek taşıyorlar gün boyunca. Günde 12-14 saat çalışıyorlar.
Bir müşteri şikayet ettiği zaman hemen işten çıkarılabiliyor, mesai saatleri sürekli değişiyor, bağlı bulundukları şube bir anda değiştiriliyor, mesai bitimine bir dakika kala da gelse hemen siparişe gönderiliyor, evde sipariş gecikmesine tahammülü olmayan müşterilerin sinirli hallerini hazmediyor ve yaşamaya çalışıyorlar. Pandemiyle birlikte iş yükleri iki kat artarken, birazcık geç kalmamak “siparişi iptal ediyorum” mesajıyla karşılaşmamak için vızır vızır kentin sokaklarında gidip geliyorlar.
Yaşamaya çalışırken de ölüyorlar. Teker teker değil, onar onar hem de. Pandeminin “resmen” başladığı Mart ayından beri 160 motokurye yaşamını yitirmiş. Adana Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Yalçın Parmak açıklıyor. 160’ın üzerinde moto kuryenin yoğunluktan ve yorgunluktan dolayı kaza yaptığını ve yaşamlarını yitirdiklerini söylüyor. 2019 yılında ise 200’e yakın moto kurye yaşamını yitirmiş, 250 moto kurye de yaralanmış. Yine geçtiğimiz yıl motosikletli kurye sayısının 982 bin olduğu belirtilirken, bugün bu sayının çok daha fazla olduğunu tahmin etmek güç değil. Her yüz trafik kazasının üçte birinden fazlasının motosiklet kazası veya motosikletlerin de yer aldığı kaza olduğu düşünüldüğünde ne kadar tehlikeli bir iş olduğunu, hele ki yetişme telaşıyla birlikte düşünüldüğünde, anlamamak mümkün değil. Ama bu işin tehlike sınıfına baktığımızda ise nedense “çok tehlikeli” sınıfta hala değerlendirilmediğini görüyoruz. Tehlike Sınıfı Tebliği içinde 53 Kodlu, “Posta ve Kurye Faaliyetleri” altında 53.20.08 koduyla Gıda, mobilya vb. satın alınan şeylere ilişkin evlere dağıtım faaliyetleri (şehir içi yük taşımacılığı ve evden eve nakliyat vb. hariç) tanımı yapılmış ve tehlike sınıfı “çok tehlikeli” değil “tehlikeli” olarak tanımlanmış! 53.20.09 altındaki kurye faaliyetleri az tehlikeli, 53.20.10 altındakiler de yalnızca tehlikeli olarak tanımlanmış.
Genelde genç işçilerden söz ediyoruz, yaş ortalamalarının 27 olduğu söyleniyor moto kuryelerin. Daha çok geçici iş gibi görünen bu işin, özellikle bugünlerde kalıcı bir iş olma yoluna da girdiği anlaşılıyor. Bir süreliğine girenler, başka bir iş bulamayınca 14 saat çalışmaya razı oluyor ve işi bırak(a)mıyorlar. İşin bir başka acı tarafı da, yarı-zamanlı olarak bu işe başlayan binlerce öğrencinin, eğitimlerini bir yana bırakıp tam zamanlı olarak çalışmaya giderek dönmeleri.
Pandemi döneminde daha da büyüyen firmaların (bakınız Amazon, Yemek sepeti!) olmazsa olmazı kuryeler. Modern zamanın ücretli-motosikletli köleleri.
Amaç satmak, daha fazla satmak, satmak için her yolu denemek. Cep telefonunuzdan istediğinizi, belki de istediğiniz süre zarfında satın alabiliyorsunuz, teknoloji, internet, büyük veri, bulut teknolojisi, yapay zeka … Gözlerimiz kamaşıyor, su istiyoruz geliyor, dürüm söylüyoruz geliyor geliyor da geliyor. Daha fazla satış yapmak için en önemli sözcükler müşteri memnuniyeti/arzuları tatmin etmek. İşte bu arzu ekonomisii internetten satış yapan onlarca şirketin giderek global marka olmasını da beraberinde getiriyor, özellikle pandemiyle birlikte. Çoğu kez çalıştırdıklarına köle muamelesi yapan veya onları “freelancer” olarak görüp “işçi-işveren” ilişkilerinin bağlayıcılığından kaçan onlarca firma giderek daha fazla öne çıkıyor.
Bu konuyla ilgili benzer bir yazıyı yazdığım zaman, ortada pandemi yoktu, ama kapitalizmin bir eğilimi vardı, pandemi bu eğilimi hızlandırdı, uçlaştırdı. Öte yandan görünmeyeni, görünmeyen emeği de daha görünür kıldı. Karantina günlerinde kapımıza gelen moto kuryenin kurtarıcımız olduğunu gördük. Kapitalizmin her koşulda devamı ve yaşamsal gereksinimlerimizin yerine getirilmesi için canlı emeğin nasıl bir zorunluluk olduğunu kapımızı çalan yüzündeki maskeyle sadece gözlerini görebildiğimiz o insanlarda somutladık. Ve giderek daha da görünür kılabilmek için onların sorunlarını da daha görünür kılmak zorundayız. Bakımı yapılmayan, lastikleri yenilenmeyen motosikletlerinden, aşırı hızlı sipariş yetiştirme baskısına, uzun çalışma saatlerinden, olumsuz hava koşullarında çalıştırılmak zorunda bırakılmalarına, kasksız, eldivensiz, ehliyetsiz ve genel olarak da güvencesiz çalıştırılmalarına kadar tüm sorunlarını görünür kılmak zorundayız. Aslında güvencesiz, sağlıksız ve güvenliksiz çalıştırma rejiminde yeni bir dönem olarak düşünebiliriz bugünleri. Görünmeyen emek daha da görünür hale gelirken, neden daha da örgütlü olmasın, insanca çalışma ve yaşama hakkı için neden bir adım atmasın?
Konuyla ilgili pandemi öncesi yazdığım bir yazı için:
https://ilerihaber.org/yazar/siparis-vermeden-once-moto-kuryeleri-dusunmeye-ne-dersiniz-103314.html
Konuyla ilgili veriler için
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/pandemide-160tan-fazla-kurye-hayatini-kaybetti,hIY3SdSUt0af1ZgvpfKc5Q
https://www.trthaber.com/haber/yasam/yollardaki-tehlikeli-meslek-motokurye-461013.html
NOT: NTV haberin, 160 kuryenin ölümüne “ekonomi” köşesinde yer vermesi de sermayenin bakışını yansıtması açısından altı çizilmesi gereken bir husus!