Yangınların ortasında dayanışmanın motor gücü: Kuryelerin afetle mücadelesi

Kurye Dayanışma Platformu üyeleri, İzmir’de günlerdir süren orman yangınlarında Seferihisar’da sahadaydı. Sadece su, ayran, ilaç taşımakla kalmayıp; organizasyon kuran, insan tahliye eden, soğutma çalışmalarına katılan, geceyi yangın hattında geçiren gönüllü kuryeler…
Nisan 2024’te yayımlanan “İzmir Orman Yangınlarında Gönüllü Kuryelerin Deneyimleri Raporu”ndan sonra bu dayanışma daha örgütlü bir yapıya kavuştu. İki kurye ile konuştuk; hem deneyimlerini hem sahadaki eksiklikleri anlattılar.
“Dayanışma hepimize çok iyi geldi”
Yangınlarda görev almak size ve meslektaşlarınıza nasıl bir deneyim kattı?
Ahmet Karadaş: 2020’den beri aktif olarak kuryelik yapıyorum. Geçen yaz, Yamanlar ve Menderes yangın bölgelerine giden kuryeleri koordine eden ekibin içindeydim. Yangın ekiplerine yiyecek, su gibi temel ihtiyaçların ulaştırılmasını sağladım. Bu, benim ilk afet dayanışması deneyimimdi. Sahadaki insanların mücadelesi ve azmi bana ve tüm meslektaşlarıma ilham verdi. Bu süreçte yalnızca teslimat yapan biri değil, toplumun ihtiyaçlarına duyarlı bir yurttaş olduğumu hissettim. Afet anlarında kuryelerin hızlı hareket etme ve yön bulma becerileriyle birleşince ortaya gerçek bir dayanışma çıkıyor.
Yangın sona erdiğinde, sadece görev tamamlamış gibi değil, güçlü bir bağ kurmuş gibi hissettik. Bir benzin istasyonu afet dayanışmasına katılan tüm kuryelerin depolarını ücretsiz doldurdu. Bir yağ firması ücretsiz motor yağı desteği verdi. Afetin ertesi günü kentte kuryelere adeta “kahraman” gibi bakılıyordu. Bahşişler ikiye katlanmıştı. Bu karşılıklı saygı ve dayanışma hepimize çok iyi geldi.
“Tercih değil, vicdani bir sorumluluk”
Geçen yaz yangınlarda sahadaki deneyiminiz nasıldı? İlk iş olarak ne yaptınız?
Ferhat Kurşun: Yaklaşık 10 yıldır kurye sektöründe çalışıyorum, yani sahada olmanın ne demek olduğunu, tehlikeleri ve ihtiyaçları iyi biliyorum. Yangınlarda görev almak bizim için bir tercih değil, vicdani bir sorumluluktu.
Geçen yaz yangınlara yaklaşık 50 kişilik bir ekiple gittik. Farklı alanlara yayılan yangınlarda koordineli şekilde sahaya dağıldık. Önce kendi güvenliğimizi sağladık, ardından köylerde araçsız olan kişileri motosikletlerle ve yürüyerek tahliye ettik. Sonrasında sahadaki ekiplere su, gıda, ilaç desteği sağladık.
Sahada daha önce görev almış bilinçli kişilerle iletişim kurmak için WhatsApp grubu kurduk. Böylece hızlı bilgi akışı sağladık. Ayrıca Kurye Hakları Derneği ve LOTUS Kadın Dayanışma Derneği’nin birlikte yürüttüğü “Kadınlar ve Kuryelerle Afet Dayanışma Ağı”na katıldık. İstanbul, Hatay, Kocaeli gibi illerde yürüyen bu ağdan eğitim alıyor, sahada daha bilinçli hareket etmek için deneyim paylaşıyoruz.
“Afet koordinasyonuyla çok hızlı organize olabildik”
Yangınlara yönelik afet koordinasyon hazırlıklarınız ve örgütlenme sürecinizden bahseder misiniz?
Ahmet Karadaş: Kıştan beri hazırlığını yaptığımız afet koordinasyonu sayesinde bu yaz çok hızlı organize olabildik. Vardiya sistemiyle çalışan bir yapı kurduk. Birisi afet bölgesinden çıkarken diğeri geliyor. Bu yaz sadece su ve yemek değil, göz damlası ve yanık kremi gibi ilaçları da sahaya ulaştırdık.
Geçtiğimiz yazın ardından Kurye Hakları Derneği’nin yayımladığı “İzmir Orman Yangınlarında Gönüllü Kuryelerin Deneyimleri Raporu” çok etkili oldu. Bu baharda, dernek ve İzmir Kurye Dayanışma Platformu temsilcilerinin yer aldığı bir heyetle İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi’ne ziyaretler gerçekleştirdik. Bu görüşmelerin ardından Afet Dayanışma Koordinasyon Merkezimizi kurduk. Bu hazırlıkların ne kadar yerinde olduğunu tekrar gördük.
Ayrıca, sahada Ahbap, Eczacılar Vakfı ve Hayvan Arama Kurtarma Derneği (HARK) gibi kuruluşlarla da koordineli çalıştık. Bu kurumlarla anlık ve yerinde müdahaleler yaparak, hem daha etkili hem de daha güvenli bir şekilde dayanışmayı sürdürdük. Böylece farklı sivil toplum örgütlerinin işbirliğiyle afet bölgesinde çok yönlü destek sağlama imkanı bulduk.
“Eğitimsizlik ve hazırlıksızlık çok büyük bir sorun”
Herkesin yüreği ağzında izlediği Seferihisar bölgesine gittiniz. Yangın bölgesinde en çok hangi ihtiyaçlar ön plana çıktı?
Ferhat Kurşun: Evet, biz İzmir merkezde olsak bile elimizden geldiğince ilçelerdeki yangınlara da desteğe gitmeye çalışıyoruz. Yangın alanlarında en çok ihtiyaç duyulan şeyler ilaç, su, gıda ve çadırdı. Ancak bu ihtiyaçların zamanında ulaştırılabilmesi için organizasyon kadar, sahada bulunanların inisiyatifi de çok önemliydi.
Ahmet Karadaş: Eğitimsizlik ve hazırlıksızlık çok büyük bir sorundu. Belediyeler kimi yerde yetersiz kaldı. Kuryeler su, göz damlası gibi malzemeleri çoğu zaman kendi ceplerinden aldı. WhatsApp grupları üzerinden bilgi paylaşarak yalnızca ihtiyaçlara değil, diğer STK’ların koordinasyonuna da katkı sağladık.
“Kuryeler toplumda yalnızlaştırılıyor”
Afetlerde dayanışmanın önemi nedir?
Ferhat Kurşun: Daha önce farklı afetlerde de koordinasyon sorumluluğu almıştım. Bu deneyimler beni daha tedbirli, daha bilinçli hale getirdi. Her defasında sahada gördüğüm dayanışma, bana kolektif emeğin neleri mümkün kıldığını gösterdi.
Ahmet Karadaş: Kuryeler toplumda yalnızlaştırılıyor. Ama sahada kurduğumuz bu bağlar hem kuryelerle halk arasında, hem de meslektaşlarımız arasında yeni bir umut yaratıyor. Dayanışma, işçi hakları mücadelesi için de bir dayanak oluyor. O yüzden şaşırmıyorum: Yalnız bırakılmaya çalışılan bizler, bu süreçte ne kadar önemli olduğumuzu kendimiz gösteriyoruz.
“Sahadaki gerçeklik başka bir şey söylüyor”
Devletin ve yerel yönetimlerin afet hazırlığındaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ferhat Kurşun: Afet hazırlığında asıl sorumluluk İçişleri Bakanlığı’nda. Ancak sahadaki gerçeklik çoğu zaman başka bir şey söylüyor: Geciken müdahaleler, eksik ekipmanlar ve sahipsiz kalan köyler… Bu tablo içinde gönüllülerin varlığı hayati hale geliyor.
Ahmet Karadaş: Bu ülkede sadece çalışırken değil, yaşarken de hayatta kalmaya çalışıyoruz. Orman yangınları Ege Bölgesi’nin ve İzmir’in bir gerçeği olmasına rağmen, yerel yönetimlerin hazırlık düzeyi hâlâ yetersiz. Devlet hazırlık yapmadığında biz işçiler, kuryeler, mahalle halkı olarak birbirimizi buluyoruz. Çünkü kimse gelip “yardım geliyor” demiyor. Biz birbirimizin yardımına koşuyoruz.
Mesut Çeki
Son Eklenen Haberler
-
Ormanlar yanıyor işçiler ölüyor
3 Temmuz 2025 -
“Moto Kuryeler İşçi Sayılsın” Davası Görüldü
26 Haziran 2025