Arjantinli Startup Nippy, Kuryelerin Verilerini Satarak Gözetim Kapitalizminin Tipik Bir Örneğini Sunuyor
Arjantin merkezli girişim Nippy, gig ekonomisinde kuryelerden topladığı kişisel verileri büyük şirketlere satıyor ve karşılığında ücretsiz tuvalet, kahve gibi hizmetler sunuyor !!! Shoshana Zuboff’un tanımladığı “Gözetim Kapitalizmi” çerçevesinde değerlendirildiğinde, Nippy’nin iş modeli, insan deneyimlerinin ve kişisel verilerin ekonomik değere dönüştürülmesi sürecinin net bir örneğini oluşturuyor.
Nippy, Arjantin, Meksika ve Dominik Cumhuriyeti’nde gig çalışanları için özel olarak tasarlanmış dinlenme noktaları işletiyor. Bu merkezlerde çalışanlar, Nippy’nin mobil uygulamasını indirip kayıt olduktan sonra, her ziyaretlerinde bir QR kodu tarayarak giriş yapabiliyorlar. Bu süreç sırasında, email adresi, ikametgah, doğum tarihi ve gig platformlarındaki kimlik bilgileri gibi kişisel veriler toplanıyor.
Toplanan bu veriler, Nippy tarafından işlenerek, finans, sigorta ve telekomünikasyon gibi sektörlerde faaliyet gösteren iş ortaklarına satılıyor. Bu şirketler, gig çalışanlarına özel indirimler ve teklifler sunarak, bu verilerden faydalanıyorlar. Örneğin, Movistar telefon planlarında indirimler sunarken, Mastercard gig çalışanları için özel finansal ürünler geliştirme sürecinde.
Ancak, Nippy’nin faaliyetleri ile ilgili en büyük sorunlardan biri, çalışanların çoğunun verilerinin nasıl kullanıldığından haberdar olmamasıdır. Rest of World ile yapılan röportajlarda, birçok çalışan, kişisel verilerinin üçüncü partilerle paylaşıldığından habersiz olduklarını belirtti. Bu durum, gizlilik haklarının ihlali ve şeffaflık eksikliği gibi ciddi endişeleri beraberinde getiriyor.
Şirketin kurucu ortağı ve CEO’su Diego Amondaray, Nippy’nin yakında kârlı hale geleceğini ve Meksika’da daha fazla merkez açmayı planladığını belirtiyor. Ancak bu genişleme, çalışanların kişisel verilerinin daha fazla kullanılacağı anlamına geliyor. Ayrıca, Nippy’nin çalışanların rızası olmadan verilerini üçüncü partilere sattığı açıkça ortadayken, çalışanların çoğunun bu durumdan haberdar olmaması, şeffaflık ve rıza gibi temel etik prensiplerin ihlal edildiğini gösteriyor.
Bu durum, gig ekonomisinde çalışan bireylerin teknoloji ekosistemi, satıcılar, son kullanıcılar ve sosyal güvenlik sistemleri tarafından yeterince desteklenmediğini gözler önüne seriyor. Mariel García-Montes gibi araştırmacılar, Latin Amerika’daki bir girişimin, çalışma haklarını sağlamakta başarısız olan diğer tüm taraflara karşın bu tür mekanlar yaratmasının önemini vurguluyor. Ancak bu çözümün, çalışanların verileri üzerinden gerçekleştirilmesi, modern çalışma dünyasında yeni ve tartışmalı bir etik mesele olarak karşımıza çıkıyor.
Bu tür bir veri toplama ve satış modeli, çalışanların manipüle edilmesi riskini artırırken, aynı zamanda ekonomik adaletsizlikleri de derinleştiriyor. Çalışanların kendi verileri üzerinden elde edilen gelirden adil bir pay almaması, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri pekiştirebilir. Ayrıca, bu iş modeli sosyal ve etik sorunları da beraberinde getiriyor.
Bu bağlamda, hükümetler ve düzenleyici kurumların daha sıkı politikalar geliştirerek, veri toplama ve kullanma yöntemlerini denetlemeleri ve çalışan haklarını korumaları gerekiyor. Nippy örneği, modern iş dünyasında veri ve gizliliğin merkezi rolünü ve bu konuların ele alınmasının zorunluluğunu bir kez daha gösteriyor.
Kaynak: https://restofworld.org/