“Sektörde kadın kurye yok gibi davranılıyor”

1658
KADIN İŞÇİ / Betül KOCAASLAN – Karlı ve soğuk havalarda da yolları arşınlamak, müşteriye siparişini teslim etmek zorunda onlar. Uzun çalışma saatleri içerisinde dinlenme olanakları yok denecek kadar az. Ortalama ücretler alan moto kuryeler yemek soğuk geldi diye azarlanıyor, trafikte sıkıştırılıyor, taciz ediliyor, öldürülüyorlar. Kadın moto kuryelerin çalışma koşulları ise daha vahim. İzmir’de paket teslim ettiği müşterinin tacizine maruz kalan kadın moto kurye arkadaşlarını yalnız bırakmayan, kendileri de esnaf kuryelik yapan Cansu ve Afet ile sektörde kadın olmayı konuştuk.

Türkiye’de platform ekonomisi her geçen gün büyüyen bir sektör. Trendyol, YemekSepeti ve Getir gibi büyük firmalara bağlı olarak “esnaf-kurye”lik yapan ve bağımsız kuryelik yapan binlerce işçi var. Platform teslimat işçilerine dair resmi bir istatistik bulunmadığı ve şirketler çalışan sayılarını paylaşmadığı için, “esnaf-kurye” olarak çalışan ve tekil işletmeler için kuryelik yapan işçilerin sayısını net olarak bilemiyoruz. TÜMTİS’in sendika raporunda, Türkiye’de yaklaşık 100 bin esnaf-kurye olduğu tahmin ediliyor.[1] Motokuryelere dair yapılan güncel bir çalışmada ise yukarıda adı geçen üç büyük platformda İstanbul’da yaklaşık 30 bin işçi çalıştığına dair bir tahmin bulunuyor.[2] Bu işçilerin kaçının kadın olduğu ise daha büyük bir bilinmezlik. Geçtiğimiz haftalarda İzmir’de motokuryelik yapan bir kadın işçi, bir market sahibi tarafından cinsel tacize uğradı.[3] Bu olay, kadın motokuryelerin varlığını ve çalışma koşullarını yeniden gündeme getirdi. Ağırlıklı olarak erkeklerin çalıştığı ve erkeklerle özdeşleştirilen bir alanda kadın işçiler neler yaşıyor? Kadın kuryelerin özgün sorunları ve talepleri neler? İzmir’de motokuryelik yapan Afet ve Cansu ile konuştuk.

Afet, 50 yaşında, emekli beden eğitimi öğretmeni. Liseye giden bir kızı var. Emekli olduktan sonra kurye olarak çalışmaya başlamış. 2 yıldır motokuryelik yapıyor. Neden bu işi seçtiğini şöyle anlatıyor:

“Kendi işimin patronu olmak, bir yere bağlı çalışmamak, motorun üzerinde olmak ilgimi çekti… Motorun verdiği özgürlük duygusunu çok sevdiğim için o bana gezmek gibi geliyordu, bunu yaşamak için seçtim bu işi. Emekli maaşıyla geçinemediğim için zaten ek iş yapmam gerekiyordu ve çok az kadın kurye olması da beni etkiledi. Neden böyle diye düşündüm ve biraz da böyle macera aksiyon seven biriyim. İlk önce denemek için başladım, sonra da gerçekten çok sevdim, işi çok sevdim.”

Afet, ilk önce esnaf kurye olarak Migros ve Getir’de çalışmış, daha sonra esnaf kuryeliğin bir “kölelik sistemi” olduğunu fark etmiş ve restoranlara kuryelik yapmaya başlamış:

“Esnaf kuryelikte bir saniye bile durmadan çalışmak zorundasın. Firmalar ciddi olarak sömürüyor kuryeleri, kadın kuryeler için de bir pozitif ayrımcılık yok. Çok ağır paketler taşıtıyorlar. Çok uzun saat çalışma saatlerinde çok az para kazanılıyordu. Şimdi mesela balık restoranına gidiyorum, tekel bayiilerine gidiyorum. Bir zamandır suşi restoranına kuryelik yapıyorum. Bazıları saat ücreti ödüyor, bazısı paket başına ücret ödüyor. Böyle çalışmak saat açısından daha iyi oluyor, çünkü bir yandan da çocuk var, yani evde de bir sürü işim var ama yani bir kadın olarak tabii ki bunlar göz önünde bulundurulmuyor iş yerlerinde.”

“Riskli lokasyonlar kadın kuryelere kapatılmıyor”

Afet’e neden bu kadar az kadın kurye olduğunu sorduğumuzda, kadın kuryelerin karşılaştığı sorunları da anlatmaya başlıyor:

“Ben ilk önce çok şaşırdım bu kadar az kadın kurye olmasına. Çünkü İzmir, bir kadın kurye olarak çalışılabilecek en iyi lokasyonlardan biri diye düşünüyordum. Bir süre çalıştıktan sonra kadınların neden bu işi sık başlayıp bıraktıklarını ya da tercih etmediklerini anladım. Kadınlar için riskli lokasyonlar var ama firmalar buraları kadın kuryelere kapatmıyor. Gece çok karanlık sokaklara gidiyorsunuz yalnız olarak ve oralarda çok zor durumlar olabiliyor. Hem insanların bakışları hem sözle tacizler… Adres bulamayınca soracak kimseyi bulamıyorsunuz, bazı yerlerde navigasyon çalışmıyor.”

“Kadın kurye yok gibi davranılıyor”

Kadın kuryelerin en önemli sorunlarından biri tuvalete erişim ve bunun için molaların çok yetersiz olması. Çoğu zaman benzinlikler güvenli bir tuvalet alanı oluyormuş kadınlar için. Afet, bu sorunu şeflere ilettiğinde ise bir dalga konusu olmuş:

“Tuvaletiniz geliyor, kadınsınız, tuvalete gitmeniz gerekiyor, tuvalete gidecek yer bulamıyorsunuz. Bu çok önemli bir sorun. Bunu söylediğimde işyerinde şefler gülüyorlar, bunun çok önemli bir sorun olduğunu, bunun için bir mola gerektiğini söylediğimde gülüyorlar. Ya da reglken daha sık tuvalete gitme ihtiyacı oluyor. Sanırım bir tek Vigo’da kadın kuryelere ayda bir regl izni veriliyor, fakat onun dışındaki firmalarda yok. Yani genel olarak zaten kadın kurye yok gibi davranılıyor. Yani görünmüyor kadın kuryeler. Kadınlara dair ne bir pozitif ayrımcılık ne bir düzenleme var.”

Erkek kuryeler kadınların bu alana girmesini istemiyor

Erkek kuryelerin de kadın kuryeleri dışlayıcı ve aşağılayıcı tutumlarından bahsediyor Afet:

“Kadın kuryelere dair ‘mümkünse olmasın’ gibi davranılıyor. Erkek kuryeler kendileri istemiyor ki kadın kuryeleri…Dalga geçiyorlar, bizim motoru kurallara uyarak sürüşümüzle, makyaj yapmamızla, bakımlı olmamızla, nazik olmamızla dalga geçiyorlar, bunlar onlara gülünç geliyor. Bu iş alanına kadınların girmesini istemiyorlar yani, hatta kadının tercih edilmesini bile aşağılıyorlar.” Torpilin vardı geldin” gözüyle bakıyorlar. Depo sahibi, kadın işçi tercih ettiği halde bir kadının çalışması onun reklamı açısından da iyi çünkü, onu bile aşağılıyorlar. Bu nedenle de aslında biraz pozitif ayrımcılık olamıyor. Erkek kuryeler, resmen kadın olmasını istemiyor alanda.”

Kadın kurye örgütlenmesi şart

Afet, kadın kuryelerin sorunlarının gündeme gelmesi ve bu alanda haklar elde edilmesi için bir kadın kurye örgütlenmesinin gerekli olduğunu düşünüyor. Bunun için çeşitli girişimleri de olmuş bireysel olarak. İzmir’de çalışan kadın kuryelerle iletişim kurarak bir “kadın kurye grubu” kurmaya çalışmış. Afet, yaklaşık 20 kadına ulaşmış geçen sene ama yoğun çalışma koşullarından dolayı kadınlar toplanmaya pek fırsat bulamamış.

“Kadınların kuryelik mesleğini yapması için teşvik edici şeyler olması ya da firmalarda kadın kotalarının olması gerekiyor. Bunları sağlamak için de bir örgütlenme, kadın örgütlenmesi gerekiyor. Ve kadın kuryelerle ilgili bir araştırma yok, kaç kadın kurye var ne koşullarda çalışıyorlar, ne zorluklarla çalışıyor, bunlarla ilgili hiçbir araştırma yok. Son süreçte de arkadaşımızın yaşadığı taciz olayı gösterdi ki kadın kuryeler var, kadın kuryelerin sorunları var. Belki de bunu yaşayan çok fazla kadın kurye var ve söyleyebilecekleri bir platform yok, şikâyet edebilecekleri bir yer yok. Bu kadın arkadaşımız, beni yakından tanıdığı ve cinsel saldırıya uğradığı market çok yakınımda olduğu için bu gündeme geldi. Aynı market sahipleri beni de daha önce taciz etmişti, müşteriyken yani. Yoksa belki de haberimiz olmayacaktı.”

“Kuryeler için dinlenme yerleri olmalı”

Son olarak Afet’e kadın kuryelerin çalışma koşullarına dair taleplerini soruyoruz:

“Daha kısa çalışma saatleri olmalı. Kuryeler için dinlenme yerleri firmalar tarafından ya da belediyeler tarafından sağlanmalı. Kadınların bir araya gelebilecekleri, üstlerini değiştirebileceklerini, ihtiyaçlarını giderebilecekleri yerler… Taşınan ağırlıklar kadınlara göre sınırlanmalı. Gidilen lokasyonlar açısından, kadınlar için riskli olan bölgeler kapatılmalı. Riskli olan saatler kapatılmalı… Yani bu şekilde iş güvenliği açısından düzenlemeler yapılmalı.”

Cansu, 28 yaşında. Artvinli. Atanamamış bir müzik öğretmeni. 5 yıldır İzmir’de yaşıyor ve yaklaşık 3,5 yıldır motokurye olarak çalışıyor. Cansu, İzmir’e çalışmaya geldiğinde ilk önce KFC’de kasiyer olarak çalışmaya başlamış, orada çalışırken kurye olmaya karar vermiş:

“Ben içerde çalışıyorum, dışarıda kuryeler böyle gidiyorlar geliyorlar, motor üstündeler. Ben de bisiklet binmeyi çok severim, bir heveslendim yani. Biraz daha umutlu bir şey oldu aslında benim için, önceden hiç aklımda bile yoktu. Sonra ehliyet aldım, kurye olmaya karar verdim, biraz daha eğlenceli oldu benim için.”

“Kaza yapınca iş kazası olarak geçmiyor”

Bir süre McDonalds’ta kuryelik yapmış. Burada çalışırken, sigortalı olmak, firmanın motoruyla çalışmak, şirketin motor masraflarını karşılaması, bir iş kazası geçirdiğinde bunun iş kazası olarak sayılması, günde 8 saat çalışmak gibi durumlar avantajlıymış. Şimdi ise bir firmaya bağlı olarak esnaf kuryelik yapan Cansu, koşullarını şu şekilde anlatıyor:

“Mesela kendi motorumla çalışıyorum ben şu anda, onun bütün masrafları bana ait, benzini bana ait. Günlük 10 saat çalışıyorum ya da daha fazla çalışabiliyorum, 14 saat filan. Ne kadar çalışırsam o kadar kazançlı oluyor benim için. Çalışamazsam, para kazanamıyorum. Paket başına para alıyorum. Mesela herhangi bir kaza, iş kazası olarak geçmiyor. Yani arıza durumu oluyor ama bunun için kimse sana para ödemiyor ya da motorun masrafına yardımcı olmuyor. Rapor aldınız, bu hiçbir işe yaramıyor. Sizin o açığı her türlü kapatmanız gerekiyor.”

Cansu, günde en az 10 saat çalışıyormuş, haftada 1 gün izinleri oluyormuş. Günlük atması gereken paket hedefini tutturamadığında ise, haftalık “bonus”u kaybetmemek için akşamları geç saatlere kadar çalışmaya devam ediyormuş. Paket sayılarını telafi etmek için özellikle pazar günleri, açılıştan kapanışa yaklaşık 14 saat çalıştığını anlatıyor Cansu. Bu çalışma temposunda yarım saatlik bir yemek molaları ve üç adet 10’ar dakikalık molaları oluyormuş.

YemekSepeti’ne bağlı olarak çalışırken çok uzak mesafelere gitmek zorunda kalıyormuş, buralarda tuvalet sorununu o da yaşamış. Şimdi çalıştığı firmanın ise belli bir teslimat lokasyonu varmış, bu sayede tuvalet, dinlenme gibi imkanların görece daha iyi olduğunu belirtiyor.

Soğuk ve yağışlı havalarda ise çalışma koşullarının daha da zorlaştığını ve molaların yetersizliğini anlatıyor Cansu:

“Ben çok soğuk havada ısınamıyorum tabii ki çünkü ellerim ayaklarım üşüyor. Çok fazla rüzgâr oluyor, çok soğuk oluyor. Sürekli dışarıdayız, yoğunluk anında her zaman içeri gidemiyoruz. Ama YemekSepeti’nde olsaydım çok daha zor olurdu. Mesela yağmur yağıyor, birden ıslanıyorsun. Ayakkabımı filan değişmeye eve gidemiyorum hemen. Çünkü yağmurlu hava da iş de yoğun oluyor. Eve gidersem zaten üzerimdeki yağmurlukları çıkarmak, kuru kıyafetleri giymek, ısınmak, yani çok zaman alıyor. Benim evim çok uzak değil ama yine de bana yetmiyor yani 30-45 dakika mola.”

Kadınlara “başka iş yap” diyorlar

Cansu, tüm olumsuz koşullara rağmen işini seviyor ve motokuryeliğin zorluklarının yanında kimi avantajlarının da olduğunu söylüyor. Fakat kadın motokuryelere yönelik cinsiyetçi tepkilerden çok rahatsız:

“İnsanlar kadın olduğumuzu görünce tavırları değişiyor. İyi anlamda da değişiyor, kötü anlamda da değişiyor. Bazıları kadın olduğun için “Ne işin var senin orada?”, “Git evinde otur ya da git memur ol, masa başı çalış”, “Ne işin var senin dışarıda, bu saatte neden çalışıyorsun?” “Aman dikkatli ol” gibi şeyler söylüyor. Sürekli böyle uyarılar alıyorum.  Yani erkekler de çalışıyor gece geç saatlere kadar, o kuytu yerlere erkekler de gidiyor. Ben de gidiyorum, ben de gidebilirim, ben de çalışabilirim. Neden benim dikkat etmem yerine insanlar biraz daha anlayışlı olmayı tercih etmiyorlar. Yani buna çok kızıyorum. Tamam atanamamış bir öğretmenim ama yıllardır kuryelik yapıyorum, işime sahip çıkıyorum yani. Birilerinin gelip bana “başka iş yap, ne işin var, motor üstündesin sürekli” demesi canımı sıkıyor.  Çünkü yani bahsettiğim olumsuz durumlara nazaran olumlu yanları da var. Mesela rahatım, motor üstündeyim, özgürüm. Güzel havalarda özellikle bir sorun yaşamazsan, müşterilerle de bir tartışma olmazsa, gayet rahat bir meslek.”

Esnaf kuryeler, haftalık olarak attıkları paket sayısına göre ücret alıyor. Haftalık çok yoğun bir çalışma temposuyla yaklaşık 18 bin kazanılması mümkün, bu ücret görece yüksek gözükse de işçiler motor masraflarını ve bireysel şirket masraflarını karşıladıktan sonra ellerinde geçinmeye yetecek bir miktar kalmıyor. Cansu kendi durumunu şöyle anlatıyor:

“Ben 18’i bir iki haftadır alıyorum. Yılbaşından önce bu kadar değildi çünkü çalışma tempomu da bayağı kaybetmiştim. Bir ücretsiz izne çıktım hatta. Bu kadar çalışamıyordum yani. 5- 6 bin filan kazanıyordum haftada. O yüzden borçlarımı filan kapatamamıştım. Şu an yine bana o paradan kalan yok. Kartıma yatırmam gerekiyor, diyelim ki kartım bitti, o zaman da BAĞ-KUR borcunu ödemeye başlayacağım. Kiramı, faturalarımı ödüyorum, geri kalanın hepsi kredi kartına gidiyor şu anda.”

Regl izni ücretli olmalı

Kadın kuryeler için regl dönemlerinde çalışmak da oldukça zorlu. Cansu’nun çalıştığı firma kadınlara 1 günlük ücretsiz regl izni veriyormuş. Cansu, kadın kuryeler için bu regl izninin ücretli olması gerektiğini ve firmaların belli bir paket sayısı ücretini o gün kadınlara vermesi gerektiğini söylüyor.

“Bazen ayağa kalkacak halim olmuyor mesela. Kadınların ayda 1-2 gün çok zor günler geçirdiğini biliyorlar. O günler için kadın kuryelere size bugün 20 paket yazacağız diyebilirler. 20 paket günü kurtarıyor, sonrası kâr oluyor bizim için. Sadece ücretsiz izin verdikleri zaman biz çalışmamış ve paket sayısını tamamlayamamış oluyoruz. En azından bonusumuz gitmemiş olur, böyle olursa.”

“Zorunlu çalışma saati 8 saate insin”

Ücretli regl izinleri haricinde, zorunlu çalışma saatinin 10 saatten 8 saate indirilmesi gerektiğini söylüyor Cansu.

“Bence zorunlu çalışma 10 saat yerine 8 saat olabilir. 10 saat bazen bana çok geliyor. Orada olmak zorundayız. Eğer ki diyelim çalışmadık, uyuya kaldık ya da motor arızalandı, o zaman bonusumuz gidiyor. Eğer ben bir saat geç sistemimi açtıysam uyumsuzluk yapmış oluyorum. Bir uyumsuzlukta bonusun yarısı gidiyor, ikincisinde de bonus tamamen gidiyor. Diğer şirketlerin bazılarında böyle durumlarda mesela sisteminizi kapatabiliyorlar, sizi banlayabiliyorlar, iş çıkışı verebiliyorlar.”

Kurye Hakları Derneği’nde aktif faaliyet yürüten araştırmacı Başak Kocadost’a Türkiye’de platform ekonomisindeki kadın istihdamının neden bu kadar düşük olduğunu sorduğumuzda ise durumu şöyle açıkladı:

“Kuryelik dünyada da ağırlıkla erkeklerin yaptığı bir iş. Ancak yine de birçok ülkede kadınların oranı bu kadar da düşük değil. ILO’nun 2020’de Arjantin, Şili, Çin, Gana, Hindistan, Endonezya, Kenya, Lübnan, Meksika, Fas ve Ukrayna’da yaptığı bir araştırmada platformlara çalışan kuryelerin yaklaşık yüzde 10’a yakınının kadın işçilerden oluştuğunu hesaplıyor. Endonezya yüzde 25’le bu ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de tam sayıyı bilmesek de kadın motokuryelerin bu oranların çok altında olduğunu gözlemliyoruz. Bunda tabi kadın istihdamının benzer kapitalistleşme düzeyine sahip ülkelere göre Türkiye’de daha düşük olması, patriyarkal ve kapitalist ilişkilerin tarihsel seyri ve toplumsal yapılanması ile ilgili birçok faktör söz konusu. Ayrıca kuryeliğe gelmeden motosiklet sürücülerine bakarsak da büyük çoğunluğunun erkek olduğunu görüyoruz. Yine araba sürücüleri içinde dahi kadınların oranı son yıllarda artmış olsa bile erkeklere göre oldukça düşük. Trafik çok erkek bir alan. Öte yandan Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika’da platform kuryeliği büyük oranda göçmen erkek işçiler tarafından yapılmakta. Türkiye’de ise birçok platform göçmen kurye çalıştırmıyor. Sadece son dönemde az sayıda platform Orta Asya ülkelerinden göç etmiş, Türk soylu olarak görülen göçmenleri çalıştırmaya başladı. Oran yine de diğer ülkelere göre hayli düşük. Türk vatandaşı erkeklerin egemen olduğu bir sektör olmaya devam ediyor.”

Sonuç olarak, Türkiye’de erkeklerin yoğun olduğu ve kültürel olarak da erkeklerle özdeşleştirilmiş kurye sektöründe kadın işçiler çalışmaya devam ediyor. Çeşitli platformlarda esnaf kurye olarak çalışan ve tekil işletmelere kuryelik yapan kadın işçilerin varlığı gibi, sorunları ve talepleri de görünmez durumda. Uzun çalışma saatleri, güvencesizlik, iş sağlığı ve güvenliğinin işçinin sorumluluğuna bırakılması gibi koşullarla özdeşleşen sektörde, kadın kuryelerin özgün koşullarını dikkate alan düzenlemelerin yapılması için bu konuya odaklanmaya devam edeceğiz.


[1] https://tumtis.org/wp-content/uploads/kitaplar/esnaf_kurye_kitap_tumtis.pdf
[2] Başak Kocadost’un doktora tezi. Kocadost, B. (2024). “Delivery Platform Work in a Turkish Context: Exploring The Experiences, Challenges And Struggles of Esnaf-Kurye”. Koç Üniversitesi, Doktora Tezi.
[3] https://x.com/kurye_haber/status/1883101863303868429

KAYNAK: https://www.kadinisci.org/sektorde-kadin-kurye-yok-gibi-davraniliyor/